top of page

Zorlu Konuşmalar

Güncelleme tarihi: 20 Nis




Zor konuşmalar, kolay olmasalar da aslında önemlidirler.
Zor konuşmalar, kolay olmasalar da aslında önemlidirler.

Zor konuşmalar, kolay olmasalar da aslında önemlidirler.


İşte nedeni.


Eğer biriyle nazik, açık ve net bir konuşma yapmazsanız, genellikle ona karşı kin beslersiniz.


Ele almadığımız kızgınlıklar genellikle suçlamaya veya öfkeye, ya da birinin arkasından konuşmak veya pasif-agresif davranışlar (alaycı sözler, sessiz muamele, suçlamalar) gibi yardımcı olmayan hatta toksik ilişki kalıplarına dönüşür. Ayrıca, bu zorlu konuşmayı yapmak yerine ihtiyaçlarınızı, değerlerinizi ve duygularınızı bastırabilir ve aslında hoşlanmadığınız veya istemediğiniz davranışlara katlanmak zorunda kalabilirsiniz.


Başarılı ilişkilerin temelinde karşılıklı saygı ve anlayışa dayalı iyi iletişim yatar. Bu teoride güzel görünse de pratikte çoğu zaman zor olabilir.


Katılmadığımız fikirlerle karşılaştığımızda, yanlış anlaşılmalar yaşadığımızda veya zorlu konuşmalar yaptığımızda duygular yoğunlaşabilir. Görüşlerimizi öne sürmek ve fikirlerimizi dayatmak normal bir tepki olabilir, ancak bu ileriye doğru atılacak en etkili yol değildir.


Karşılıklı anlayışı yaratmak, çözümleri bulmak ve çatışmaları çözmek için farklı, daha etkili bir şekilde iletişim kurmamız gerekiyor.


Zorlu konuşmalar yapmak maalesef çalışma dünyasının da bir parçası. İşyerinde ve iş yaşamında her şey kolay veya olumlu değildir. Bu zorlu konuşmaları yönetebilmek gerçekten de olmazsa olmaz bir beceridir.


ZORLU KONUŞMALARIN YAŞANMASI NEDEN ÖNEMLİDİR


Zorlu konuşmalardan kaçınmak, çoğu zaman arkadaşlıkların ve ilişkilerin dağılmasına neden olur. İnsanların yıllarca kin beslemesinin sebeplerinden biri ve insanların kendileri için kötü olan ilişkilerde kalmalarının sebeplerinden biri de budur. Bu aynı zamanda önyargıların ve zararlı davranışların devam etmesine de neden oluyor.


Zorlu konuşmalar yapmak aynı zamanda kurban olmaktan kurtulmanızı sağlar. Karşılaştığınız durumlarda daha güçlü ve özgün kalabilmeniz için kendiniz ve önemli olan şeyler için ayağa kalkarsınız. Zorlu konuşmalar sağlıklıdır. Bunlar hayatın bir gereğidir.


Ancak sorun şu ki;


Çoğumuz çatışmadan kaçınırız. Sert konuşmalardan kaçınmak istiyoruz. Odadaki fili görmezden gelmek çok daha rahatlatıcıdır, hatta fil tam ayak parmaklarınızın ucunda duruyor olsa bile!


Dünyada insanların zor şeylerden kaçındığına dair birçok örnek var ve bu da pek çok kişisel, toplumsal ve küresel soruna yol açıyor.


Bu konuşmaları yapmak rahatsız edici olabilir, ancak tüm bu sebeplerden dolayı gerektiğinde zor konuşmalar yapmamız hayati önem taşıyor. Bunu başarmak için sakin, net ve kendinize güven içinde kalmanızı ve bu konuşmayı yaptığınızda en iyi sonucu almanızı destekleyecek bir çerçeveye sahip olmak faydalıdır.


Bu çerçeve psikolog, yazar ve ilişki araştırmacısı John Gottman'ın çalışmalarına dayanmaktadır.


DÖRT ADIMDA ZORLU KONUŞMALAR NASIL YAPILIR


1. "Ben" ifadeleriyle başlayın


Gottman, zorlu bir konuşma yapmamız gereken zamanlarda sıklıkla yaptığımız hatalardan birinin, konuşmaya 'sert bir başlangıç'la başlamak olduğunu söylüyor. Bu, tartışmanın başlangıcının diğerine yönelik bir eleştiri, hatta küçümseme gibi çıkması anlamına geliyor. Sert bir başlangıç ​​genellikle 'sen' kelimesiyle başlar.


Böyle bir sohbete başlamak, diğer kişinin savunmaya geçmesine ve işlerin kolayca kavgaya dönüşmesine neden olabilir. Gottman'ın araştırması, eğer tartışma sert bir başlangıçla başlarsa, konuşmanın sonucunun başladığı gibi bitme olasılığının %96 olduğunu ortaya koyuyor. Yani olumsuz ve düşmanca.


Bunun yerine, konuşmanıza "sen" ifadeleri yerine "ben" ifadeleriyle başlamayı deneyin. Bu şekilde eleştirel olma olasılığınız daha düşük olur. Ve mümkünse, durumda hissettiğiniz duyguyu adlandırarak başlayın. Bu yüzden, çoğu zaman "Sen yaptın" yerine "Ben ...... hissediyorum" ile başlayın.


2. Yargılamadan ne olduğunu anlatın


Kendinizi bu şekilde hissetmenize neyin sebep olduğunu açıklayın ancak bunu herhangi bir değerlendirme veya yargıda bulunmadan tarif etmeye çalışın.


Yani birinci ve ikinci adımları birleştirirsek şöyle bir şey çıkar:


"Çok tembelsin" demek yerine, "Dün gece bulaşıkları yıkayacağını söylediğin halde yıkamadığın için sinirleniyorum" diyebilirsiniz.


Yani, başkası hakkında bir değer yargısında bulunmadan, sizi üzen şeyin gerçek adını koyuyorsunuz.


3. İhtiyacınız olanı veya istediğinizi olumlu terimlerle isteyin


Bu adımda diğer kişiden ne istediğinizi olumlu bir dille sormanız gerçekten önemlidir. Yani istemediğiniz şeyi değil, istediğiniz şeyi isteyin. İşte birkaç örnek:


"Dün gece bulaşıkları yıkayacağını söylediğin halde yıkamadığın için sinirleniyorum" dedikten sonra, 3. adıma şunu ekleyebilirsiniz: "Lütfen bugün yıkayabilir misin?"


4. İyi bir dinleyici olun


Diğer kişinin hikayesini dinlemeye istekli olun ve onu gerçekten anlama arzusuyla dinleyin. Herhangi bir yargıda bulunmamaya çalışın ve sözünü kesmeyin.


Aslında bu pratik 4 adım birbiri ile iç içe ve farkındalık çalışmaları ve derin dinleme çalışmaları ile bağlantı içinde.


Çoğumuz karşımızdaki kişiyi gerçekten anlamaya çalışmaktan ziyade, cevap verme niyetiyle dinliyoruz. Derin Dinleme ile ilgili bir çok çalışma yapıyorum. Bu konuyu ayrıca başka bir hafta yazı olarak paylaşacağım. Çoğu zaman başkalarının olayları bizim bakış açımızdan görmesini isteriz ve aslında onların bakış açılarını duymak istemeyiz.


Eğer bu size tanıdık geliyorsa, önümüzdeki hafta pratik yapmaya davet ediyorum; anlaşılmadan önce başkalarını anlamaya çalışın. Bunu başkalarıyla yaptığınız sohbetlerde deneyin ve vücudunuz, zihniniz ve hayatınız üzerinde nasıl etkiler yarattığını görün. Bunun, uygulandığında ilişkilerinizin ve yaşam kalitenizin önemli ölçüde değişmesine yol açabilecek çok basit uygulamalardan biri olduğunu göreceğinizi düşünüyorum.


Kucak dolusu sevgiler,

Pınar


*Paylaşımlar tedavi amacı gütmez bilgilendirme amaçlıdır*

Comments


© 2024 pinarbilen.com | Tüm hakları saklıdır. | Wix

Bu siteden dilediğiniz gibi faydalanabilirsiniz, bu sitenin tüm içeriği tarafımdan hazırlanmıştır. Sitede yer alan yazılar, makaleler yazılı izin olmadan ve kaynak gösterimeden  kopyalanıp, çoğaltılıp başka mecralarda paylaşılamaz, yayınlanamaz ve içersinden alıntı yapılamaz. 

    bottom of page